21 Temmuz 2010 Çarşamba

karanlıkda bilmeceler


dün gece çok garip bir rüya gördüm. her zamanki gibi sabah çalan telefonumun alarmıyla uyanıyorum. ev sessiz, annem yok. diş macununu traş köpüğü niyetine suratıma sürüp traş oluyor, traş köpüğüylede dişlerimi fırçalıyorum. beyaz gömleğimi ve siyah kravatımı,altıma şortumu takıyorum. asansöre binip inmem gerekirken yukarı çıkıyorum. dış kapıyı kapatırken "sanki herşey ters, her şey biraz garip.." diye söyleniyorum. sokaklar boş, ıssız.çamurlu arsadaki uyuz köpekler, zayıf kediler yok.güvercinler için koydukları ekmek kırıntıları kireç taşlarına dönmüş,su kapları ters çevrilmiş. yürürken ayaklarıma bakıyorum.ayakkabılarım ıslanmış ama yağmur yağmıyor. güneş ve bulutlar yok.sadece gri bir gökyüzü, rahatsız edici bir nem var.durağa gidiyorum. gene kimseler yok, arabalar yok insanlar yok. her gün beraber otobüs beklediğim türbanlı kız,yaşlı baba ve genç oğlu yok. oturuyorum, bekliyorum. kulaklığımı takıp telefonumun radyosundan ayça şen başkanı dinliyim diyorum. parazitten başka bir şey duyulmuyor, kapatıyorum. sonra her sabah bindiğim körüklü yeşil otobüs köşeden gözüküyor. yavaş yavaş gelip önümde duruyor. şöförsüz ve yolcusuz otobüsümün kapıları açılıyor. akbilimi basıyorum ben genede.kontür yok diye inliyor makina. sus diye işaret ediyorum. elimi cebime atiyorum ortası kare şeklinde delik bakır paralardan atiyorum üstüne, susuyor. ilerliyorum,bom boş otobüsde en arkanın bir önündeki herzmanki yerime oturuyorum. her sabah göz göze geldiğim balık etli kadın yok. poşetli teyze yok. gözlüklü hep terleyen amca yok. kömür gibi kokan eleman yok. 3 kişinin iriliğindeki şişko çocuk yok, yüzü Jay Leno ya benzeyen hafif toplu kızda yok. kimse yok..
kitabımı açıyorum. harfler karmakarışık hiç bir şey okuyamıyorum. bu bir rüya diyorum kendi kendime. ve sonra otobüs hareket ediyor.körüklerdeki desenlerin bizim banyodaki duş perdesinin desenleriyle aynı olduğunu farkediyorum. yollarda döne döne gidiyoruz. her durakda duruyoruz kapılar açılıyor,kapılar kapanıyor. gene kimse yok. yollar caddeler heryer sessiz,heryer boş. binaların duvarlarında,üst geçitlerde,duraklarda,ilan tabelelarında arkası dönük birinin resmi var.takım elbise var sanki üzerinde.yorgun hissediyorum birden. kafamı soğuk cama yaslıyorum, uyuyorum. uyandığımda kendimi herzaman ki durağımda inerken görüyorum.Elimde poşetim, hızlı hızlı üstgeçitin merdivenlerini çıkışımı izliyorum. ve sonra kapılar tekrar kapanıyor ,otobüs devam ediyor. önüme dönüyorum. arkada kalan ve gittikçe silikleşip kaybolan beni çokdan unutuyorum...

*biri öldüğü zaman ben onun hala bir yerlerde yaşadığını düşlerim..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder