*aslında insanı mutsuz eden şey zamanını iyi değerlendiremediğini düşünmek. yani bu hayat benim ve zaman ellerimden akıp giderken, akranlarımın çok şey yaptığını düşünüp kendimin hiç bişe yapamadığını hissetmek gibi. sanki sınavlarda herkes soruları yapıp bitirmişde ben daha kitapcığın yarısına bile gelememişim ,bütün sorularada yanlış cevaplar vermişim gibi. okulu biteremediğim zamanlarda okulu bitirenlere karşı baktığım gıptayla bakıyorum etrafımdakilere. tecrübe etmem gereken pek çok şey var daha,yapmam gerektiğini hissettiğim. bir çok yere gitmeliyim. bir çok kişi beni sevmeli ve ben bir çok kişiyi sevmeliyim. tanımalı tanışmalıyım. ama ben yapamıyorum sanki.hep bir eksiklik duygusu hep bir yarım kalmışlık. gerçi sonra siktir ediyorsun. tembellik bir kere kanına işledimi karda yattığında seni öldüren tatlı uyku gibi güzel geliyor. kimin umrunda diyorsun bi zman sonra,yapanda ölüyor yapmayanda...
*en çok neyi istersin şuan diye sordu. şuan en çok bir kadının sıcaklığını isterdim dedim. o ipeksi teni, etin pempe şefkatini, dişiliğin kokusunu. hafif tüylü bir kukunun sıkılığını ve diri göğüslerin yumuşak baskısını hissetmek isterdim.bir olmak isterdim ve o mükemmel bir kaç saniyelik anın tanıdı çıkarttıkdan sonra yorgun argın yatakda sarılıp sızmayı isterdim dedim.
bir daha görüşmiyelim bile demeden gitti. dürüst olmak çoğu zaman ters tepebiliyor. halbuki onları ne kadar sevdiğimi hiç biri göremiyor. kadınlar,mükemmel yaratıklar...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder