6 Ekim 2009 Salı

bir hikaye


-Kalk dedi kalk!! Burada yatamazsın.
Gözlerini açtı. Doğruldu.Soğukdan büzüşmüş ellerine baktı.
cebinden yarım bir sigara çıkarıp yaktı. Bir nefes çekip karşısındaki adama baktı.
-Nerede yatayım peki söyle dedi.
-Ne bileyim ben nerde yatarsan yat. Kitliycem kapıları yatamassın burda dedi tekrar.
Yanıp sönen florasan ışığında umutsuzça çırpınan bir güveye takıldı gözü.
-Doğu trenini bekliyorum dedi. Nolur burda yatsam?
-Git dışardaki bankta yat o halde! Doğu Treni sabah 7 de gelir hem.
Otelmi sandın burayı?
Bir nefes daha çekti sigarasından.
-Peki dedi öyle olsun napalım.
Bohçaya dönmüş yırtık sırt çantasını alıp dışarı çıktı.
Ardından kapıları kilitlerken hala söyleniyordu adam.
-bütün delilerde beni bulur. valla bırakcam bu işi...
Bu dediklerine güldü.
-Nah bırakırsın dedi içinden.Kim bilir kaçıncı yeminin bu.
Belki bi 10 yılını daha bu köhne istasyonda geçireceksin.
Aldığın 3 kuruşla çocuklarını senin yaşayamadığın hayatı yaşasınlar umuduyla okullara göndereceksin.
Kim bilir belki şansları yaver gider,kim bilir... dedi.
Sağına soluna baktı. Harbiden napıcaktı şimdi.Kaloriferli istasyon cazip gelmişti geceyi geçirmek için.
Trene falan bineceği yoktu.Gittiği bi yerde yoktu aslında.
Herşeyini kaybeden bir adamın gidecek yeri olmazdı.
Sıska kollarını saran montunu çekiştirdi.
Kalın siyah atkısını iyice boynuna doladı.Omuzlarını kesen çantasını düzeltti.
Sigarasının közlenmiş ışığında karları gıcırdata gıcırdata ağır aksak yürümeye başladı.
Babasının sevdiği bir türkü geldi aklına.
Gülümsedi,türküyü söylemeye koyuldu.
Gözlerinden yaşlar süzülürken gökyüzünden de kar taneleri düşüyordu.
İnce uzun adamın silueti gözden kaybolurken geriye kardaki adımlarıyla, sigarasının belli belirsiz dumanı kalmıştı...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder