14 Ekim 2009 Çarşamba

Eskilerden Seçmeler

**Sildiğim Blogdan bir kaç ıvır-zıvır. Birsene olmuş bazıları nerdeyse. Bir şeyleri unutucam diye silinip gitmelerine gönlüm razı olmadı...

feelings (01.08.2009)

[][][][] / "Sigur ros - Gong" / Eric Lerner from Eric Lerner on Vimeo.

daha iyi nasıl anlatılır bilemedim...


herşeyi bırakırsında,bir kendini bırakamazsın ardında... (10.04.2009)

öyle anlar vardır ki, bu dersin, yeter,artık oynamak istemiyorum. uğraşmak didinmek çabalamak bana göre değil.
yoruldum,gitmem gerek biyerlere. yada hiç bir yere gitmeden durmak istiyorum sadece.
ama bilmessinki nereye gidersen git sürüklersin kaderinide
acıların zayıflığın hayal kırıklıkların mutsuzluğunda gelir senle.
işini arkadaşlarını okulunu evini eşyalarını arabanı sevgilini karını metresini çocuklarını anneni babanı çoraplarını faturalarını cüzdanını banka hesaplarını borçlarını porno arşivini herşeyi,ama herşeyi bırakırsında,bir kendini bırakamazsın ardında...


sus lan bi (17.02.2009)

bi siktir git ya,bi defol,bi gözüm görmesin seni. mümkünse bi zaman görüşmeyelim.sıkıldım senden ve kare fayanslı tuvaletinden.harekete duyarlı optik pisuvarından,spot ışıkla aydınlanan aynandan.bayat çayından,sabun kokan ıhlamurundan. sigara kokan kazağından,traş ederken kestiğin suratından.ayrıca o her sabah titreşip duran, öten telefonunuda kıracam bigün.aptal dizilerinde senin olsun.diz vermiş eşofmanların,yakası sünmüş tişörtlerinide at artık istersen. giymediğin gömleklerinide ver birine.yada naparsan yap yaa,bana elleşmede.6-7 ay sonra uyandır beni.tekrar düşündümde sen en iyisi kendi işine bak,ben kendim kalkarım bi ara.


her şey bozuk florasan lambaları gibiyse? (27.12.2008)


Bugün gene insanlara özenirken bir şeyi fark ettim. İstasyondaki sarı çizgileri takip etmem,gelip geçen vagonlara baka kalmam bundan değildi. Başka bir şeydi benim derdim. Sevmek yada sevilmek değil.
Ben olduğumu bilmek, yada varlığımı devam ettirmenin de ötesinde, aynada gördüğüm, ben dediğim et yığını..
Hiç düşündün mü acaba, sevdiğin nefret ettiğin yada bütün hayatım dediğim şeyler omuzlarının üzerinde taşıdığın gri sinir öbeğinden ibaretse?
Ruhun, tanrın, inandığın yada inanmadığın her şey bozuk florasan lambaları gibiyse?
Yanmakla yanmamak arasında gidip geliyormusun sende?...


brokoli günlükleri (25.12.2008)

yataktan kalkmak istemedim gene bugün. sıcak ne güzel dedim hiç kalkmiyim lan. yatiim böyle bi yüzyıl kadar.bi sürü rüya görsem. sonra unutsam kalkınca,ne görmüştüm yaw desem. gerçi rüyamda hep sınava giriyorum. matematik, genel muhasebe falan fişman. hiç birzmanda yetiştiremiyorum. millet hep bitirmiş oluyo benim kağıt bomboş ,panikliyorum napcam diyorum kaldık gene. sonra bi bakıyorum pantol falanda yok üstümde cıbıl kalmışım. noluyo ya diyorum bune hal.asistanlar beni sınıftan atıyo bu halde sınava giremessin diye. o an sıçrıyorum yataktan oh diyorum rüyaymış. nese bugün cuma kalkayımda yarın yatarım artık nabiim. avatarıda izlerim yarın. çoraplarım nerde yaw??


Arioso (23.12.2008)


ağlamaktan gözlerim şişmedi hiç,
kendi ölümümde bile.
izledim üzülenleri,üzenleri.
tıpkı Bach ın o güzelim Arioso'su gibi
seslerin birbirine karıştığı yerde,
kanat çırpıntılarını hissettim.
Keder öyle acı geldiki sonra,
dedim yeter gidelim buradan.
gözlerimden yaş gelmiyor belki ama
kalbim ağlıyor...


Dayak yemenin bedelleri (19.12.2008)

dayak yemek güzel bişey değil.
dövüş kulubünde okuduklarınız gibi iyide hissettirmiyor.
sizi havalı veya aside yapmıyor.
eğer dayağı siz atmışsanız onu bilemem,çünkü genelde hep dayağı ben yerim.
dövüştükten sonra neler olur?
önce hiçbirşey hissetmessiniz,heleki birde damarlar alkolle yüklüyse vede adrenalin patlaması yaşanmışsa.
bağırısınız,küfredersiniz,bazen ağladığınızda olur,inlemek de bunlara dahil tabi.
ama sonra ayılmaya başlayınca yavaş yavaş farkına varırsınız.
aynadaki morarmış gözünüze bakarken boğazınızdaki sızının tırnak izleri olduğunu anlarsınız.
estetik görünüşü siktir edin,yüzüm umrumda değil diyenler olabilir,zaten yeterince çirkinim bir eksik bir fazla farketmez.
ama başka şeylerde oluyor, belki yaşamınızı ömür boyu etkileyecek izler bırakıyor.
örneğin benim başıma gelen saçma sapan boyun düzleşmesi gibi.
gerçi bunu benim psikolojik rahatsızlığıma veriyorlar.
tam 8 aydır tomografiler,mrlar,kan testleri,idrar testleri,ultrasonlar vs vs
daha sayamadığım pek çok şey.
hiç bir şey çıkmayan testlerle doktor doktor hastane hastane dolaşırsınız.
hiç bişeyin yok diyen doktora ozman neden berbat hissediyorum diyemessin.
ailene yalan söylersin. onlarıda tedirgin edersin. finallerine nası girdiğini hatırlamassın bile.
en sonunda doktorun biri sana derki boyun düzleşmesi var sende.
boyun zaten düz değilmi ki diye düşünürken öyle olmadığını anlarsın.
sana bilmem kaçıncı kere çekilmiş baş ve boynunun rötgeninde kemikleri bir bir gösterir.
belli bir eğim olması gerektiğini vs vs bir güzel anlatır. hıhı dersin kafanı sallayıp ama hiç bi bok anlamassın. baş ağrıların yorgunluğun hepsi onun yüzündendir. merak etme ama der ölümcül birşey değildir,kas gevşeticiler ve ağrı kesiciler sorununu çözecek, bir kaç güne iyileşeceksindir.
bok iyileşirsin.
siktiri boktan bir kavgada yediğin dayak yüzünden hayat dediğin şeyden artık nefret edersin.

fizik tedaviyede gittim bu bok yüzünden,hiç kimseye kavgada oldu demessin tabe,yalan uydurursun.Tinerciler saldırdı demek güzel bir yalan olabilir misal.
herkes sana acır,şefkat gösterir. sende akıllı uslu çocuk olmaya devam edersin.
bir kere fiziktedavi görürken ordaki hemşire bi hastasından bahsetmişti.
benim yaşlarımda bir genç bacağına bir bıçak darbesi almıştı. sinirleri kestiği için artık çocuğun o bacağı işlev görmüyordu.
yutkundum,ne kadar acı bişey dedim.
herneyse iyileşme hiç bir zaman olmuyor,en azından tam olarak,bir şeyler hep kalıyor.
yada yeni şeyler çıkıyor. fizikseli geçtim ruhani olarakda yıpratıyor sizi.
eski siz diye bişe varsa o olmuyor artık.
dengesiz bir vücüd,dengesiz bir akıl sağlını beraberinde getiriyor.
yüksek tansiyon hastası olduğunuzu öğreniyorsunuz sonra.
nedeni bulunamıyor tabi gene. doktorlara olan güveniniz iyice sarsılıyor.
iyileştirmen gerek senin beni be adam diyorsun karşındakine. yada madam işte herneyse.
denem tahtası gibi oluyorsun sonra,bu ilaç olmadı başkasını deniyelim. yok bunun dozajı az geldi,
gel bide şöyle yapalım. ,
1 hafta sonra kontrole gelmeyi unutmuyosun ama. bakalım bu seferki yaramışmı ve falan filan falan.
bu sırada günler aylar geçmeye devam ediyor tabi.
işine gidiyorsun eve geliyorsun. bazen rapor alıyorsun, evde yatıyorsun, dışarı çıkmak istemiyorsun.dizi seyretmek unutturuyor sana dertlerini ağrılarını seni,kendini.
ama sonra gene o boktan işine geri dönüyorsun. nefret ediyorsun her zeman kötü hissetmekten yoruluyorsun.
eski hayatını özlüyorsun cumaları cumartesileri dışarı çıkar bira içerdim diyorsun.
şimdi tek isteğinse ölmek oluyor.
ne birileri seni sevsin derdinde oluyorsun nede birilerini becermek istiyorsun,31 çekmek bile bir angarya artık senin için.
bitmeyen okulmuş,ailenmiş, paraymış hepsi okadar boş ki.
uyumak istiyorsun sadece.
kabuslarla doluda olsa karanlığın kollarına bırakmak istiyorsun kendini.
kayıtsız kalmak en iyisi,herşeyden elini çekmek. kurumak kalmak.
uğraşmak yersiz...
sonra telefonun alarmı çalıyor gene.
07:07

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder