1 Ağustos 2010 Pazar

bir dilek tut


banliyo trenlerinde banyo olduğunu sanmam gibi yıldızları da karanlık bir örtüden sızan ışıklar zannederdim. yapıcak daha iyi birşey olmadığından sıcak yaz günlerinde kurduğumuz,dedemlerin "çocuktur oynasınlar diyip kimseyi karıştırmadığı bahçedeki çadır evlerimizden kafaları çıkarır bıkmadan usanmadan bu sayısız ışık zerreciklerini seyrederdik. kendi kendime şekiller yaratırdım. işte bir kelebek ve işte bir tava. şurdakileri birleştirince kaplumbağaya benzemedi mi? işte şuradaki bir tavşan ve sağda ki kocaman şişko bir kedi... vs vs...
temmuz sonu ağustos başında astroid kuşağına girildiğinden bir sürü yıldız kayar.yağmur yağar gibi durmadan dökülüp dururlar, aniden parlayıp sönerler...
ve şimdi sende benim gibi boş boş balkonunda oturuyorsan yada yatağının hemen yanından baktığın pencereden gözüküyorsa gökyüzü herşeyi bir kenara bırak. işini,evini,arkadaşlarını,sevgilini,öfkeni, hayal kırıklıklarını,özlemlerini,yalnızlığını unut. yıldızları dinle,kendini dinle..

sonra ilk kayan yıldızla birlikte bir dilek tut,ama kimseye söyleme...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder